Çarpık kentleşme günümüz Türkiye'sinde birçok büyük bir sorun haline gelmiştir. Özellikle İstanbul ve Ankara gibi büyük kentlerimizin düzen problemi, belediyecilik ve imar izinlerini de etkilemiştir. İstanbul gibi 15 milyon (resmi rakam) nüfusa sahip bir şehir, hatta metropol için bunun önemi çok büyüktür. Bu yüzden yeni yeni gelişen yerlerde daha çok imar izninden çok yıkım emri çıkmaktadır. Özellikle Silivri ve Büyükçekmece taraflarında bu şehir planlamacılığı hat safhada görülmektedir. Tabi bu durumda en büyük rolü Silivri Yıkım Firmaları üstlenmektedir.
Nasıl ki bir çiçeği yenilemek için çürük dallarını koparmak gerekiyorsa, aynı şekilde bir şehri geliştirmek için kullanılmayan bina ve evlerin de yıkılması gerekiyor. Yani bu yıkım aşaması, plastik şişelerin geri dönüşümü, naylon ambalajların geri dönüşümü gibi bir şehrin ve o şehirdeki evlerin geri dönüşümü /yenilenmesi işlevi gibi görülebilir. Örneğin Silivri'yi ele alalım. Bu kentin yeni yeni gelişmekte olduğunu ve gelişme sürecinde eski çift katlı ve ya müstakil evlerin karma bir düzende kurulduğunu ve bunun düzeltilmesi gerektiğini hepimiz bilmekteyiz. Neden daha çok alanı işgal etmek yerine elde bulunan alanın verimi arttırılmasın değil mi? İşte bu durumda bu bölgede işlem gören firmalar, yani Silivri Yıkım Firmaları konuya dâhil oluyor. Eski binaların yıkımı ve alan temizliği elverişe sunulunca da müteahhitlere kalıyor ve hem alanın verimi arttırılırken, hem de görsel bozukluk ortadan kalkıyor.
Biliyoruz ki hepimiz daha düzgün ve ulaşımı kolay kentlerde yaşamak istiyoruz ve bunu yeni kentler imar etmek yerine eldekileri düzenleyerek yapmaktan başka bir çıkar yolumuz bulunmuyor. Bu yüzden şehir planlamalarında artık yıkıma ve restorasyona önem gösterilmelidir. Geleceğimizi çocuklara yadigâr edelim, onlardan çalmayalım...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder