İstanbul, Ankara ve diğer birçok büyük kentimizin günümüzdeki en büyük sorunlarından biri çarpık kentleşmedir. Özellikle İstanbul'da gecekondulaşma ve eski kullanılmayan binaların büyük bir şehir külfeti haline gelmesi, yıkım firmalarını harekete geçirmiştir. Yıkım firmalarının atılımı özellikle gelişmekte olan şehirlerde bulunmakta, yani gelişmek üzere olan bi şehir öncelikle yıkım firmalarının elinden geçiyor. Misal son zamanlarda Beylikdüzü yıkım firmalarındaki artış, kentin artık daha yenilenici bir havaya büründüğünün kanıtı olabiliyor.
Son zamanlarda müteahhitlerin ve girişimcilerin imar izni alma durumunun kısıtlanması, yeni belediyecilik anlayışında şehrin düzenine ve tertibine önem verilmesi ve insanların daha rahat, geniş sokaklara olan hayranlığı ile yeni bir atılımı olan ''bina yıktırıp, yeni ve daha çok kapasitelisini yaptırma'' fikirleri takdire şayan. Tabi bundan nasibini alan, müteahhitlerin ve girişimcilerin ekmeğini yiyen yıkım firmaları da bu fikre çok destekleyici ve sıcak gözle bakıyor ve atılımlarına son hızla devam ediyor. Ayrıca üstteki Beylikdüzü Yıkım Firmaları örneği gibi son zamanlarda atılımcılar, emekli hayatını huzurlu ve gelişen bir yerde yaşamak isteyenler, yatırım için gelişmekte olan kentlerden ev almak isteyenler de son zamanlarda yıkım firmalarını takip etmekte olduğunu sanırım biliyorsunuzdur. Sadece ev almak isteyenler ve girişimciler de değil yeni iş alanı açmak isteyen yatırımcılar da bu tarz ufak detaylar üzerinden gelişmekte olduğunu düşündüğü kentlere yatırım yapmakta.
Her halükarda biz olaya halk olarak bakarak hepimizin karmaşık kentlerden, çarpık kentleşmeden bıkıp huzur ve rahatlık içinde yaşayacağı yerlere göçme planı aşikâr. Hepimiz Amerikan filmlerindeki gibi içinde çocuklarımızın oynadığı bahçelere, geniş bir alanı ve simetrisi bulunan kentlere yerleşmek istiyor fakat şehirleri istediğimiz gibi hemen yeniden tasarlayamıyoruz. Umuyoruz ki bu atılımlar sayesinde, hepimiz istediğimiz rahata ve huzura kavuşur ve gelişiriz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder